Endüstri Kıskacında Pişmemiş Tavuğun Başına Gelenler!

Endüstri Kıskacında Pişmemiş Tavuğun Başına Gelenler!

Tavuk eti besleyici özelliklerinin yanı sıra, kolay sindirilebilmesi, pişirilmesi ve kırmızı ete oranla daha düşük kalorili ve ucuz olduğu için tercih edilmektedir.

Tavuk eti, yüksek biyolojik değeri olan bir gıdadır.

Kaliteli protein ile esansiyel aminoasitler ve esansiyel yağ asitlerini diğer et ürünleri ile benzer şekilde içerir. Enerji değerinin düşük olmasının yanı sıra, liflerinin kısa olması, kolay çiğnenebilir ve sindirilebilir olması sebebiyle özellikle çocuk ve yaşlıların beslenmeleri dâhil her yaş için özel hazırlanan diyetlerde yer alabilecek özelliktedir.

Tavukların beslenmesi

Piliç eti yem karmaları, yumurta tavukçuluğunda olduğu gibi, genellikle mısır ve soyaya dayalı olarak hazırlanmaktadır. Kanatlı rasyonları % 50’den fazla miktarda mısır ve soyadan oluşmakta, bu hammaddelerin yanı sıra buğday, arpa, ayçiçeği ve pamuk tohumu küspesi gibi hammaddeler de kullanılmaktadır. Soyanın tamamı ve mısırın belli bir kısmı ise ithalat yolu ile temin edilmektir.

Ülkemiz bilhassa soya üretiminde yetersiz olduğu için kanatlı hayvanlar ve balıklar için ihtiyaç duyulan soyayı yem olarak yurt dışından ithal etmek zorundadır (2011 yılında 1.839.399 ton). Bundan dolayı maalesef tavuklara, büyük çoğunluğu genetiği değiştirilmiş mısır (GDO) ve soyalardan oluşan ithal yemler yedirilmektedir. Peki, bu genetiği değiştirilmiş ürünlerinin ne gibi etkisi vardır? Doğal yapısını bozup oluşan ikincil bir yapıdan faydadan çok zararın oluşacağı aşikârdır.

GDO içermeyen hammaddelerle yem yapabilmenin tek şartı ise, bu hammaddelerin hayvancılık sektörünün ihtiyacına yetecek kadar, Türkiye’de üretilmesidir. Bu konuda mısır üretiminde büyük oranda başarı sağlanmıştır.

Türkiye mısır üretimi, bazı dönemlerde buğdayla da desteklenerek ülke ihtiyacını karşılar konuma gelmiştir. Soya fasulyesinde ise durum hiç iç açıcı değildir, üretim çok düşük seviyelerdedir. Ancak ülkemizde kendi yemini arpa, buğday vb. tahıllardan üretip dışa bağlı kalmayan firmalarımızın olması bizim en büyük teselli kaynağımızdır.

Tavuk beslemesinde sadece sıkıntı GDO’lu buğday, mısır veya soya değildir. Yine yemlere antibiyotik ilave edilmekte, hormonlar ve kimyasal ilaçlarla hayvanlar daha kilolu olması sağlanmaktadır. Tüketiciler de bu şekil yetiştirilen tavuk etlerinden bir lezzet alınamayacağı gibi bir takım kalıcı hastalıklara da maruz kalabilmektedirler.

Bu hususta tartışma konusu olan meseleler arasında hayvanların beslendiği yemlerde İslam dininin izin vermediği ve temiz olmayan (kan, hayvansal atık unu vb.) unsurlar bulunmasıdır.

Tavukların kesimi

Tavuklarda kesim makine ve elle olmak üzere iki farklı şekilde yapılmaktadır. El ile kesimde Besmele (Bismillâhi Allâhüekber) lafzı ile beraber kesilir. Makine ile kesiminde ise genel anlamda kesilmesi gereken kısımların kesimi yerine getirildiği için bir sakınca olmadığı ifade edilse de özellikle kümes hayvanlarının seri kesiminde besmele şartının tam olarak yerine getirilemediği bilinmektedir. Buna çözüm olarak bazı işletmeler makineler üzerine besmele yazıldığı söylemekte, bazı işletmeler ise besmeleyi kayıttan söylettirmekte, bazıları ise bu hassasiyetleri göz ardı etmektedir. Görüldüğü gibi işletmeler kendince mevzu edilen problemleri kendi yöntemleriyle çözüldüklerini iddia etmelerine rağmen yine de şaibeli bir durum olduğu belirtilmektedir. Onun için her ne kadar meşakkatli olsa da elle kesimin daha uygun olacağı aşikârdır.

Tavuk kesimiyle alakalı diğer bir konu ise kesimden önce tavuklara çırpınmayı önlemek veva sersemletme amacıyla elektrik verilmesidir. Yani tavuğun bayıltılmış bir şekilde kesim makinesine getirilmesidir. Bu durum çok sakıncalı olduğundan dikkate alınması gerekir.

Çünkü hayvanın kesim sonucu mu yoksa elektrik şoku ile kesimden önce mi öldüğü sorusu beyinleri kemirmektedir. İlave olarak kesime başlamadan önce kesimhaneye getirilen tavuklar üst üste gelerek bazıları daha araçta iken bazıları da kötü muamele sonucu kesime ölü olarak gelebilmektedir. Ne yazık ki bu iki durumda da ölmüş hayvanlar boğazlanarak insanlara yedirilmektedir. Kesimden önce ölen hayvanlar leş – murdar olduğu için helal değildir.

Tavukların tüylerinin yolumu

Tavukların tüyleri ya sıcak suya batırıldıktan sonra veya kuru şekilde yolunmaktadır. Tavuklar, kesimden sonra kolay yolunması için bir müddet belirli sıcaklıktaki suda bekletilmektedir. Bu uygulamada suyun sıcaklığı ve bekleme süresi çok mühimdir. Tavuklar karışık olarak kazanlara sokup çıkarıldığı için kan ya da dışkının ete bulaşması engellenemez.

İşletmelerde, suyun sıcaklığı 56 dereceyi geçmediği takdirde sulu yolum işleminde tavuk pisliğinin etine geçmediği söylenmekte ise de bu, gerçeği yansıtmamaktadır.

Bazı işletmeler ne yazık ki tavuğun daha beyaz görülmesi için daha yüksek sıcaklıkta sulu yolum işlemi
uygulamaktadırlar. Olması gereken ise kuru yolumdur.

İlki tavuğun daha beyaz görülmesi için daha yüksek sıcaklıkta sulu yolum işlemi uygulamaktadırlar. İkincisi ise, tavukların tüylerinin kuru yolum usulüyle temizlenmesidir. Bu, kuru yolum makineleri ile ya da elle yapılmaktadır. En güzel olanıysa tavuğun etine kan, pislik bulaşıp bulaşmadığı şaibelerine mahal vermemek için tavuğun sıcak su kazanına daldırılmadan normal su ile yıkanıp, kuru yolum işleminin uygulanmasıdır.

İslam dininde yiyecek ve içecekler konusundaki yasakların temel amacı hiç kuşkusuz insanın ruh ve beden sağlığının korunmasıdır. Daha fazla ekonomik kazanç elde etme hırsı ile hayvanlara doğalarına aykırı maddeler yedirmek birçok hastalığa sebep olabilmektedir. Et verimini artırmak için hayvanlara verilen hormonların sağlık problemlerine sebep olacağı muhakkaktır.